Nar ve narın faydaları
Nar ekşimsi, lezzetli tadının yanında sayısız faydası olan bir meyvedir.
Yaz mevsiminde serin meyve suyu veya ferahlatıcı bir kokteyl olarak tüketilen nar, sağlık bakımından da özellikle kış mevsiminde bol bol tüketilmesi gereken bir meyvedir.Nar meyvesini kış aylarında meyveliğimizden eksik etmemeliyiz.
Sonbahar ve kış aylarında yetişen nar meyvesi antioksidan özellik gösterir.
Nar taneleri ve suyu pek çok derdin devasıdır.
Narın insan sağlığına olan faydalarını saymakla bitirmek mümkün değil.
Adeta bir ´ilaç´, hatta antibiyotik olan nar,Özellikle bağışıklık sistemini güçlendirerek pek çok hastalıktan koruyor.
İçerdiği bazı maddelerle kolesterol ve şekeri de dengeleyen nar, kalp sağlığını koruduğu gibi, kanser hücrelerinin de gelişmesini engelliyor.´
Özellikle içerdiği antioksidanlar sayesinde vücudun savunma sistemini güçlendiriyor.
10 bardak yeşil çaya ve 4 bardak kızılcık suyuna eşdeğer antioksidan
Yapılan araştırmalarda nar suyunun cilt kanserine ve erkeklerde prostat kanserine karşı koruyucu etkisinin görülmüştür.
Kış mevsiminde portakal, mandalina ve limonun yanı sıra narı da taze şekilde veya suyunu sıkarak tüketmek son derece önemli.
Narın en önemli özelliklerinden biri de genel damar sağlığını, özellikle de kalbi koruması.
Damar tıkanıklıklarını geriletme özelliği bulunan nar, ´ACE´ denilen enzimi engelleyerek tansiyon düşürücü bir etki de yapıyor.
Nar birçok özellikleriyle bazı meyveleri de geride bırakıyor.
Örneğin narda 10 bardak yeşil çaya ve 4 bardak kızılcık suyuna eşdeğer antioksidan madde bulunuyor.
Tüm bu özellikleriyle adeta bir ´ilaç´ ve doğal antibiyotik görünümünde olan nar, sofralardan kesinlikle eksik edilmemesi gereken meyveler arasın da yer alıyor.
Nar suyu ayrıca damar sertliğine karşı güçlü etkisi bulunan bir içecek olarak karşımıza çıkıyor.
Nar suyunun sadece tanelerinden değil, tüm meyveden üretilmesi, bu içeceğin antioksidan etkisinin daha da artmasına neden oluyor. Zira bu önemli meyvenin kabuğu alkaloit, tanen ve glikozitler içeriyor.
Bu nedenle ishal kesici ve kurt düşürücü özelliğe sahip bulunuyor.
Nar kabuğunun ekstresi ise güçlü bir virüs ve mikrop öldürücü özelliği sahip.
Ayrıca, cilt üzerinde enfeksiyon ve yara iyileştirici etki de gösteriyor. Bunların yanı sıra, meyve kabuğu ve tanelerin antioksidan ve anti-tümör (Kanserli hücre üremesini geriletir) etkileri de biliniyor´.
Beslenmede yer almalı
Beslenmede mutlaka yer alması gereken nar, aynı zamanda güçlü bir antioksidan özelliği taşıyor.
Yapılan araştırmalara göre narda, serbest radikallere karşı güçlü etkisi olan çeşitli vitamin, mineral, enzim ve antioksidanlar bulunuyor.
Serbest radikallerle en iyi mücadele yolu bu antioksidanları tanımak ve dışarıdan doğru besinleri seçerek bunların etkinliğini en üst düzeyde tutmaktır.
Bugün için bilinen en güçlü antioksidanlar; C ve E vitaminleri, glutatyon, lutein, N-Acetylcystein, keratonoidler, flavonoidler, koenzim Q-10, alfa lipoik asit ve selenyumdur. Nar suyu da doğal antioksidanlardan biridir.
Narın faydaları:
Narın faydaları saymakla bitmiyor. İster tek tek tanelerini yiyerek tüketin, ister suyunu sıkarak için nar, pek çok derdin devası.
Nar suyu
*dişeti iltihaplarını giderir.
*Yüksek tansiyonu düşürür.
*Kalbimizi korur düzenli çalışmasına destek olur
*Enfeksiyona karşı vücut direncini korur ve artırır
*Enerji verir, yorgunluğu giderir
*İdrar söktürücü etkisiyle toksin atımını sağlar
*Bağışıklık sistemini güçlendirir hastalıklara karşı korur
*Kolesterol ve kan şekerimizi regüle eder artmasını engeller
*Bağırsak parazitlerinin düşmanıdır, iyi bakterilerin artmasını sağlar
*İshali (diare) önler tedavide destek sağlar
*Ciltte olumlu katkısı vardır, pürüzsüz görünüm sağlar
*Cilt enfeksiyonlarında olumlu katkısı vardır.
*Böbrek iltihaplarının giderilmesinde etkilidir.
*Bunun yanında kalp hastalıkları tedavisinde de nar önerilir.
*Nar suyu boğaz ağrısı tedavisinde kullanılır.
*Ayrıca nar suyu kötü kolesterola da etki eder.
Nar suyunu elde etmenin en iyi yolu meyve robotu kullanmaktır.
Hazır da alınabilir, ancak taze sıkılmış daha yararlı olacaktır.
*Narın diğer faydaları ise kanser, diş bakımı, anemi ve şeker hastalığına etkileridir.
*Narın en bilinen faydası ise kan yapıcı özellikte olmasıdır
*Narın kan yapıcı olması hastaneler de kan veren kişilere tavsiye edilmesine de yol açmıştır.
*Nar meyvesi hamilelik sırasında kullanıldığında hamilelerin düşük riskini azaltır ve daha sağlıklı bir doğum sağlar.
NAR HER DERDE DEVA
Columbia Üniversitesi New York Presbyterian Hastanesi
kardiyologlarından Doç. Dr. Özgen Doğan, yapılan son araştırmaların,
nar suyunun damar tıkanıklığını önleyici özelliğini ortaya
çıkardığını belirtti.
Doğan, şu bilgileri verdi: “Hayvan deneylerinde, nar suyuyla
beslenme sonrasında damar plakları ve tıkanıklıkları yüzde 44
geriledi. İnsanlar üzerinde yapılan bir araştırma ise 2 hafta
boyunca günde 50 ml nar suyunun, tansiyonu artıran enzimi yüzde 36
düşürdüğünü gösterdi. Bu sayede tansiyon yüzde 5 düşürüldü.”
10 bardak yeşil çay yerine geçiyor
Narda, kansere karşı koruyucu antioksidanlar bulunuyor. Nar
suyundaki antioksidan miktarı, kırmızı şarap, yeşil çay, kızılcık ve
portakal suyuna göre 3 kat daha fazla.
1 bardak nar suyu, 2 kadeh kırmızı şarap, 10 bardak yeşil çay ve 4
bardak kızılcık suyu ile aynı seviyede antioksidan madde içeriyor.
Narda ayrıca C vitamini, demir ve potasyum var. Kaynakwh
webhatti.com:
Nar:
Nargiller familyasından; Akdeniz bölgesinden Japonya’ya kadar yabani
olarak yetişen canlı kırmızı çiçekli, dört köşe dallı, hafifçe
dikenli bir ağaççıktır. Yaprak kenarı ve sapı kırmızımtraktır.
Çiçekleri parlak kırmızıdır. Meyvesi portakal büyüklüğünde, esmer
kırmızı renkli, çok tohumludur. Yenen kısmı, tohumlarının etli ve
bol usareli kısmıdır. Ağacın gövde, kök ve dal kabukları; nişasta,
mannit, reçineli maddeler, asitler, tanen, punicin ve olkoloidler
taşır. Nar kabuğundan yapılan ilaçlar tenya düşürmek için
kullanılır.
Merhem olarak da kullanılıyor
Nar, şifalı bitkiler literatüründe yer alır. Genellikle besleyici ve
tedavi edici ilaç ve panzehir olarak ağız yoluyla çeşitli
karışımlarla birlikte yenilir ve içilir, haricen de merhem olarak
kullanır. Onun sadece meyvesi değil, çiçeği, çekirdekleri, suyu ve
kabukları da çeşitli karışımlar halinde tıbbi olarak kullanılır.
Narın vücudu ve kalbi kuvvetlendirme, ishali kesme, şerit düşürme,
burun poliplerine faydalı olma gibi yararları bulunmaktadır. Ancak
içerdiği bazı kimyevi maddeler yüzünden mide ve bağırsak hastalığı
olanların, küçük çocukların ve hamilelerin fazla kullanmamaları
tavsiye edilir.
Hazmı kolay
Tatlı nar midede çabuk çözüldüğü için hazmı kolaydır. Ancak zaman
zaman midede şişkinlik ve gaz meydana getirdiği için ateşli
hastalığı olanlara iyi gelmeyeceği belirtilmiştir. Ayrıca tatlı nar
mideyi kuvvetlendirir, boğaza ve akciğerlere faydalıdır, öksürüğe
iyi gelir. Ekşi nar ise mide yanmalarına karşı faydalıdır, diğer
narlardan daha fazla idrar söktürür, ishali ve kusmayı keser,
karaciğer hararetini söndürür, kabızlığı giderir, kalp ve mide
ağzındaki ağrılara iyi gelir.
Suyu zarıyla birlikte çıkarılıp bal ile merhem kıvamına gelinceye
kadar pişirilip diş etlerine sürüldüğünde diş eti tahrişine iyi
gelir. Dolama / tırnak iltihabı ve cerahatli yaraların tedavisinde
nar çekirdeğinin balla birlikte karıştırılarak merhem halinde tatbik
edilmesi tavsiye edilir. Nar çiçeği de yaralar için kullanılır.
“Hem çekirdeği hem kendisi şifalı bu meyvenin dünya mutfağında hem
içecek hem de çeşni olarak kullanımı çok yaygın ancak fazlasıyla hak
ettiği şifa özelliği son birkaç yıldır gündemde. Oysa Orta Doğu’da
ve Yunanistan’da yüzyıllardır şifa amaçlı kullanılmış. İlahi
kitaplarda, cennet meyvesi olarak tanımlanır. Hatta, bazı kaynaklar
Havva’nın Adem’e verdiği meyvenin elma değil, nar olduğunu iddia
ederler.
MEME KANSERİ DÜŞMANI
Nar çekirdeğindeki diğer önemli bileşenler olan linoleik ve oleik
asitlerin hayvan deneylerinde kalın barsak kanseri üzerinde önemli
iyileştirici etkisinin olduğunu gösteren hayvan deneyleri mevcut.
Prostat ve meme kanserinde de etkili olduğu düşünülmekte. Prostat
kanseri yanı sıra prostatın iyi huylu büyümesinde, şeker
hastalığında ve lenf kanserinde de etkili olduğuna dair ABD’de
yapılmış çalışmalar var. Linoleik asit, kandaki kötü kolesterol
oranını düşürmekte oldukça etkili, kötü kolesterolün damar çeperini
delip duvara yerleşmesini ve plakaların, tıkanıklıkların oluşmasını
önlüyor. Dolayısıyla damar sertliğine karşı koruyucu, damar
elastikiyetini artırıcı özelliği de var. Kan basıncında artışa sebep
olan ACE adlı enzim aktivitesini azaltarak kan basıncını düşürücü
etki sağlıyor, yüksek tansiyon hastaları için oldukça faydalı bir
etki bu.
YÜKSEK DOZ C VİTAMİNİ
Bu mucizevi meyve, kuşburnunun tahtını devirecek kadar yüksek doz C
vitamini içeriyor ki artık yüksek doz C vitamininin kansere karşı
koruyucu etkisi neredeyse kanıtlandı. C vitamini yanında yine yüksek
doz B vitaminleri, demir, fosfor, sodyum, potasyum, çinko ve
magnezyum da içeriyor.
Narın faydaları saymakla bitmiyor. İster tek tek tanelerini yiyerek
tüketin, ister suyunu sıkarak için nar, pek çok derdin devası.
Örneğin narda 10 bardak yeşil çaya ve 4 bardak kızılcık suyuna
eşdeğer antioksidan madde bulunuyor. Narın bilinen bazı faydaları:
Tansiyonumuzu olumlu bir şekilde düzenler
Kalbimizi korur düzenli çalışmasına destek olur
Enfeksiyona karşı vücut direncini korur ve artırır
Enerji verir, yorgunluğu giderir
İdrar söktürücü etkisiyle toksin atımını sağlar
Bağışıklık sistemini güçlendirir hastalıklara karşı korur
Kolesterol ve kan şekerimizi regüle eder artmasını engeller
Bağırsak parazitlerinin düşmanıdır, iyi bakterilerin artmasını
sağlar
İshali (diare) önler tedavide destek sağlar
Ciltte olumlu katkısı vardır, pürüzsüz görünüm sağlar
Cilt enfeksiyonlarında olumlu katkısı vardır”
NAR KABUĞU
Meyve ve meyve suyu olarak tüketilen narın kabuğunun, meme kanseri başta olmak üzere hemen hemen tüm kanser türlerini önleyici ve iyileştirici faydaları olduğu bildirildi. Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Kimya Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Uslu, yaptığı açıklamada, narın insan sağlığına faydalarının saymakla bitmeyeceğini, bu nedenle de bol bol tüketilmesi gereken bir meyve olduğunu söyledi.
Tacıyla adeta meyvelerin kralı olan narın, her derde deva bir ilaç olduğunu ifade eden Uslu, “Nar bağışıklık sistemini güçlendirerek, bizleri başta kanser olmak üzere pek çok hastalıktan da korumaktadır. İçerdiği flovanoidler, vitaminler, polifenoller, antosiyaninler, taninler vasıtasıyla kolesterol ve şekeri de dengeleyen özellikle hicaz narı, kalp ve damar sağlığımızı koruduğu gibi, kanser hücrelerinin de gelişmesini çok önemli oranda engellemektedir” dedi.
Mucizevi bir şifa kaynağı olan narın kabuk, zar, çekirdek ve sudan oluştuğunu vurgulayan Uslu, şunları söyledi: “Nar suyunun genel damar sağlığını, özellikle de kalbi koruduğu, damar tıkanıklıklarını geriletme ve tansiyon düşürücü etkileri herkes tarafından bilinmektedir. Halkımız narı, suyunu içerek tüketmektedir. Narın içindeki zarlar ile yendiğinde mide ülserini iyileştirdiği ise pek az kişi tarafından biliniyor. Yine son günlerde pek çok firmanın satışa sunduğu nar çekirdeği yağı, çok değerli punicic acid içermektedir. Nar çekirdeği yağı özellikle cildimizde kırışıklıkları ve yaşlanmayı gidermekte, saçlarımızda canlılık ve saç çıkarıcı etkileri nedeniyle ilaç endüstrisi tarafından önemli miktarda kullanılmaktadır.”
Nar kabuğu, suyundan daha fazla değerlidir
Nar kabuğunun ise Türk halkı tarafından hiç kullanılmadan çöpe atıldığına dikkati çeken Uslu, şöyle devam etti: “Halbuki Çin’deki Instutute of hygiene and Environmental Medicine (Hijyen Enstitüsü ve Çevresel Tıp Bilimi) kuruluşunun yaptığı son araştırmalara göre, nar kabuğu, suyuna göre daha fazla oranda değerli bileşikler içermektedir. Yani nar suyu bir ilaç gibi sağlığımız i Çin faydalıdır, ancak kabuğu suyundan daha fazla değerlidir. Nar kabuğu içinde bulunan ellagik asit, başta meme kanseri olmak üzere hemen hemen tüm kanser türlerini hem önleyici hem de iyileştirici faydalar sağlamaktadır. Nar kabuğundaki flavanoitler, fenolik bileşikler ve antioksantlar suyundan çok daha fazla miktardadır.”
Prof. Dr. Uslu, araştırmaların, nar kabuğunun kötü huylu kolesterolü azalttığı, beta hücrelerini artırarak diyabetli hastalara, kalp ve damar hastalarına suyuna göre çok daha önemli faydalar sağladığını gösterdiğini anlatarak, şunları kaydetti:
“Nar kabuğunda bulunan ellagik asit antioksidan, anti-mutajen ve anti-kanser özelliklere sahiptir. Çalışmalar meme, yemek borusu, cilt, bağırsak, prostat ve pankreas kanserlerinde anti-kanser özelliğini göstermiştir. Ellagik asit P53 geninin kanser hücrelerince yok edilmesini engellemektedir. Ellagik asit kansere neden olan moleküllere bağlanarak onları çok önemli bir oranda etkisizleştirmektedir. Bu yüzden özellikle kanserli hastaların kullanımı amacıyla ellagik asitli içecekler başta İsrail olmak üzere pek çok ülkede eczahanelerde satılmaktadır. Nar kabuğu narın en değerli yeri iken ülkemizde meyve suyu fabrikaları bu değerli maddeyi üstüne bir de para vererek çöpe atmaktadır.
Yine kanserli hastaları tedavi etmek i Çin nar kabuğundan hazırlanmış ellegik asitli kapsüller 50 gramı 50 dolardan eczahanelerde satılmaktadır. Bir firma yüzde 95 saflıktaki nar kabuğundan ürettiği ellagik acitin 1 gramını 83 avrodan satmaktadır. Görüldüğü üzere nar kabuğu nar suyundan çok çok daha fazla değerlidir.
Kanserli hastaların ilk başta vücutlarının pH’sını 7.4’ün üzerine çıkarmaları gerekmektedir. Bunun i Çin gerekli çabayı göstermeleri gerekmektedir. O halde hem kansere yakalanmamak i Çin hem de kansere çözüm amacıyla artık hiçbir işe yaramayan siyah çay, asitli içecekler yerine yeşil çay, ada çayı, zeytin yaprağı çayı gibi bitki çayları ve özellikle de nar kabuğu çayını tüketelim.”
Sıkılan narın kabukları asla atılmamalı
Ellagik asit sayesinde nar kabuğunun, kanser hastalığına karşı çok önemli koruyucu, hatta kanseri tedavi edici özellikleri olduğu vurgulayan Uslu,
“Bununla ilgili literatürde çok fazla makale yayınlanmıştır. Tüm bu etkileri nedeniyle özellikle meyve suyu fabrikalarından atılan tüm nar kabuklarının kurutularak özellikle büyükbaş hayvanların gıdalarına karıştırılması durumunda bu hayvanların da daha az hastalığa yakalanması ve sağlıklı olmaları sağlanacaktır. Böylece büyükbaş hayvanlara gereksiz yere antibiyotikler verilmeyeceğinden, bu hayvanların sütünü ve etini kullanan bizlerin de bu antibiyotiklerden etkilenmemizin önüne geçilmiş olacaktır” dedi.
Prof. Dr. Uslu, evde sıkılan narın kabuklarının asla atılmaması gerektiğini de belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gölgede veya 40-50 dereceyi geçmeyecek ortamlarda kurutarak, ufaladığımız nar kabuklarını serin bir yerde saklayalım. Daha sonra 100 gram kaynamış suya, 2 gram nar kabuğu atarak, yaklaşık 10 dakika kaynatıp suyunu hemen her gün çay olarak tüketelim. Böylece başta kanser, kalp ve şeker hastalıkları olmak üzere pek çok hastalıktan kendimizi korumuş olacağız. Hatta çay içmekten üşenirsek, kurutulmuş ve parçalanmış nar kabuklarını, kahve çekme makinelerinde toz haline getirip, bir çay ya da kahve kaşığı tozu salata, peynir gibi gıdalarla direk olarak ta tüketebiliriz. Özellikle şeker hastaları beta hücrelerini artıracak bu tozu tüketmeye özel çaba göstermelidir. Genelde tüm meyvelerde olduğu gibi narın da en değerli yeri kabuğudur. Bir ilaç gibi içtiğimiz nar suyundan arta kalan kabukları da asla atmayalım ve başta kanser, şeker ve kalp olmak üzere hemen hemen tüm hastalıklardan korunalım.