Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?
Victor Hugo
*********************
Ağaç olurum eğer ağacın çiçeği isen…
Sen çiy isen ben çiçek olurum
Çiy olurum eğer güneş ışığı isen…
Sırf birleşelim diye.
Ey güzel kız, sen sevmek isen,
Ben bir yıldız olurum.
Ey güzel kız, sen cehennem isen;
Ölürüm birleşelim, diye…
Sándor PETOFİ
**************************
ACILAR DENİZİ
Ben acılar denizinde boğulmuşum İşitmem vapur düdüklerini, martı çığlıklarını
Dalgalar her gün bir başka kıyıya atar beni
Duyarım yosunların benim için ağladıklarını
Ölüyüm çoktan, bir baksana gözlerime
Gör, içindeki o kanlı cam kırıklarını
Bu ne karanlık, bu ne zindan gece böyle
Bütün gemiler söndürmüş ışıklarını
Ben acılar denizi olmuşum, yaklaşma
Sularım tuzlu, sularım zehir zemberek
Baksana;herkes içime dökmüş artıklarını
Bu karanlık bitse artık, bir ay doğsa
Bir deli rüzgar çıksa; alıp götürse
Yılların içimde bıraktıklarını…
Yazar : ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
***********************
ADAK
Sana şiirler okuyacağım, gitme Güneşler doğacak yalnızlığımdan sana bir ışık getireceğim
Büyük aydınlığım dan Sana bir dolu umut getireceğim Küçük ellerine sığmayacak
Sana Afrika gecelerini getireceğim Sımsıcak
Sana çiçekler getireceğim Bozulmuş güz bahçelerinden
Sana bir serinlik getireceğim Yağmur tanelerinden
Sana avuç avuç yıldız getireceğim Güneşimden başka
Sana engin denizlerin maviliğini getireceğim Köpük köpük dalga dalga
Sana bir rüzgar getireceğim Dağlardan, tepelerden
Gitme, sana zamanı getireceğim Zamanın bittiği yerden
Yazar : ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
****************
AĞIT
Her şey güzeldi bir zaman, çok önce Şehirler, insanlar, güneş deniz Mutluluğumu görebilirdiniz
Çökmeseydi içime bu son gece Her şey bir anda bitmeseydi, yazık Olmasaydı gençliğime aptalca
Belki de o yerlere varırdık O uzak dağlara ulu: koskoca Orada her şey değişirdi belki Açardı umutlarımız bakarsın Ateş rengi, kan rengi güller gibi Toprağında kim bilir hangi aşkın Oysa şimdi nerdeyiz, neyiz bak Her umut belirtisinden uzağız O sevilmiş gözlerde saf ve berrak Bir ayna bile yok bakacağımız Her şey kurşuni bir renk almış, soğuk Bozkırlardır uzayan önümüzde Kime baksan o yüz: veremli, soluk Tek mavi kalmamış gökyüzümüzde Her yerde bitmişliği güzelliğin Kum kamyonları putreller betonlar Sonra ta beşikten mezara deyin Sıfırlar, yüzler, binler ve milyonlar Hadi öl bakalım ölebilirsen Zincirlerle bağlıyken yaşamaya Omuzla yükünü, hadi yalnız sen İsterse gücün olmasın taşımaya Yenik düşmüşüz işte gerçek ortada Çökmüş boynumuza zulmün elleri Bir tutsak, bir dolap beygiri ya da Bir mahkum gibiyiz kaç yıldan beri Yargıç hükmünü çoktan vermiş oku Boynundaki yaşamak fermanını Yaşamak sonra ölmek; iki korku Geri getirmezken bir anını Terkedilmiş şehirleri bilirsin Bilirsin gömülmüş uygarlıkları Ve düşün ki; patlaması bilincin Yırtmaya yetmiyor karanlıkları Öyleyse çek sapla göğe bıçağını De ki; benim işim tanrılıktan güç Benim hem yüksek, hem en aşağı İşte ellerimde sonsuzluk ve hiç De ki; ömür verdin; en büyük yalan De ki; beden verdin; içi boş ve kof İşte! yüce eserin, işte insan Ve yırt göğsünü, bağır: Of Tanrım Of.
Yazar : ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
********************
Kaldırımlar 1
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayâl görüyorum.
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.
İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler…
Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.
Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.
Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!
Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.
Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.
Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi..
Necip Fazıl Kısakürek
**************************
Hayat Nedir Anne?
benim hiç sapanım olmadı anne,
ne kuşları vurdum,
ne de kimsenin camını kırdım…
çok uslu bir çocuk değildim ama,
seni hiç kırmadim, hep boynumu kırdım.
ben hayatım boyunca
bir tek kendimi vurdum! ..
suskun görünsem de,
fırtınalı ve mağrurdum anne.
bir mızrak gibi,
aynada hep dik durdum anne! ..
ben sana hiç bir gün laf getirmedim,
leke sürmedim.
ama göğsümü çok hırpaladım,
kalbimi çok yordum…
ben hayatım boyunca, en çok kendimi sordum! …
benim hiç sevgilim olmadı anne,
ne bir yuva kurdum,
ne bir gün şansım güldü…
öpemeden bir bebeğin gidişini,
tükendi gitti çağım…
kimi yürekten sevdiysem,
yüreğini başkasına böldü…
bir muhabbet kuşum vardı,
o da yalnızlıktan öldü…
sen beni göğsünde
hep acılarla mı soğurdun anne?
yoksa evlat diye,
koca bir taş mı doğurdun anne?
eziyet degilim, zahmet değilim,
musibet hiç değilim;
bir senin mi balına sinek kondu, söylesene!
doğurdun da beni,
ne ile yoğurdun anne?
benim hiç hayalim olmadı anne…
ne seni rahat ettirdim,
ne kendim ettim rahat…
BİR MUTLULUK FOTOĞRAFI BİLE ÇEKTİRMEDİ BU HAYAT!
kaybolmuş bir anahtar kadar
sahipsizim anne…
ne omuzumda bir dost eli,
ne saçımda bir şefkat…
say ki yollardan akan,
şu faydasız çamurdum anne…
say ki ıslanmaktım, üşümektim,
say ki yağmurdum anne!
bunca yıldır gözyaşlarını,
hangi denizlere sakladın?
oy ben öleyim,
SEN BENİ NE DİYE DOĞURDUN ANNE? ? ?
***************************
Allah Allah Desem Gelsem
Allah Allah Desem Gelsem
Hakkın Divanına Dursam
Ben Bir Yanıl Alma Olsam
Dalında Bitsem Ne Dersin
Sen Bir Yanıl Alma Olsan
Dalımda Bitmeye Gelsen
Ben Bir Gümüş Çövmen Olsam
Çeksem İndirsem Ne Dersin
Sen Bir Gümüş Çövmen Olsan
Çekip İndirmeye Gelsen
Ben Bir Avuç Çavdar Olsam
Yere Saçılsam Ne Dersin
Sen Bir Avuç Çavdar Olsan
Yere Saçılmaya Gelsen
Ben Bir Güzel Keklik Olsam
Bir De Toplasam Ne Dersin
Sen Bir Güzel Keklik Olsan
Bir Bir Toplamaya Gelsen
Ben Bir Yavru Şahin Olsam
Kapsam Kaldırsam Ne Dersin
Sen Bir Yavru Şahin Olsan
Kapıp Kaldırmaya Gelsen
Ben Bir Sulu Sepken Olsam
Kanadın Kırsam Ne Dersin
Sen Bir Sulu Sepken Olsan
Kanadım Kırmaya Gelsen
Ben Bir Deli Poyraz Olsam
Tepsem Dağıtsam Ne Dersin
Sen Bir Deli Poyraz Olsan
Tepip Dağıtmaya Gelsen
Ben Bir Ulu Hasta Olsam
Yoluna Yatsam Ne Dersin
Sen Bir Ulu Hasta Olsan
Yoluma Yatmaya Gelsen
Ben Bir Can Alıcı Olsam
Canını Alsam Ne Dersin
Sen Bir Can Alıcı Olsan
Canımı Almaya Gelsen
Ben Bir Cennetlik Kul Olsam
Cennete Girsem Ne Dersin
Sen Bir Cennetlik Kul Olsan
Cennete Girmeye Gelsen
Pir Sultan Üstadın Bulsan
Bilecek Girsek Ne Dersin
Pir Sultan Abdal
******************
Demedim mi?
Oraya gitme demedim mi sana,
seni yalnız ben tanırım demedim mi?
Demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi ben’im?
Bir gün kızsan bana,
alsan başını,
yüz bin yıllık yere gitsen,
dönüp kavuşacağın yer ben’im demedim mi?
Demedim mi şu görünene razı olma,
demedim mi sana yaraşır otağı kuran ben’im asıl,
onu süsleyen, bezeyen ben’im demedim mi?
Ben bir denizim demedim mi sana?
Sen bir balıksın demedim mi?
Demedim mi o kuru yerlere gitme sakın,
senin duru denizin ben’im demedim mi?
Kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi?
Demedim mi senin uçmanı sağlayan ben’im,
senin kolun kanadın ben’im demedim mi?
Demedim mi yolunu vururlar senin,
demedim mi soğuturlar seni.
Oysa senin ateşin ben’im,
sıcaklığın ben’im demedim mi?
Türlü şeyler derler sana demedim mi?
Kötü huylar edinirsin demedim mi?
Ölmezlik kaynağını kaybedersin demedim mi?
Yani beni kaybedersin demedim mi?
Söyle, bunları sana hep demedim mi?
Mevlana Celaleddin Rumi
********************
Duydum ki Bizi Bırakmaya Azmediyorsun Etme
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme.
Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme.
Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı?
Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun, etme.
Çalma bizi, bizden bizi, gitme o ellere doğru.
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun, etme.
Ey ay, felek harab olmuş, altüst olmuş senin için…
Bizi öyle harab, öyle altüst ediyorsun, etme.
Ey, makamı var ve yokun üzerinde olan kişi,
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme.
Sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan.
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme.
Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan.
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun, etme.
Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer;
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme.
Ey, cennetin cehennemin elinde oldugu kişi,
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun, etme.
Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize,
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun, etme.
Bizi sevindiriyorsun, huzurumuz kaçar öyle.
Huzurumu bozuyorsun, sen mahvediyorsun, etme.
Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı.
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme.
İsyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil.
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme
Mevlana Celaleddin Rumi
****************
Aşk
İşidin ey yârenler
Kıymetli nesnedir aşk
Değmelere bitinmez
Hürmetli nesnedir aşk
Dağa düşer kül eyler
Gönüllere yol eyler
Sultanları kul eyler
Hikmetli nesnedir aşk
Kime kim vurdu ok
Gussa ile kaygu yok
Feryad ile âhı çok
Firkatli nesnedir aşk
Denizleri kaynatır
Mevce gelir oynatır
Kayaları söyletir
Kuvvetli nesnedir aşk
Miskin Yunus neylesin
Derdin kime söylesin
Varsın dostu toylasın
Lezzetli nesnedir aşk
Yunus Emre
*****************
Gözlerin İstanbul Oluyor Birden
Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
Martılar konuyor omuzlarıma,
Gözlerin İstanbul oluyor birden.
Akşamlardan, gecelerden, senden uzağım
Şiirlerim rüzgardır uzak dağlardan esen
Durgun sular gibi azalacağım
Bir gün, birdenbire çıkıp gelmesen.
Şarkılarla geleceksin, duygulu, ince
Yalnız gözlerime bak diyeceksin.
Ellerim usulca ellerine değince
Kaybolup gideceksin
Bir elim seni çizecek bütün pencerelere
Bir elim seni silecek.
Kalbim: Ebemkuşağı; günde bin kere
Senin için yeni baştan can kesilecek.
Ne güzel seni bulmak bütün yüzlerde
Sonra seni kaybetmek hemen her yerde
Ne güzel bineceğim vapurları kaçırmak
Yapayalnız kalmak iskelelerde.
Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
Martılar konuyor omuzlarıma,
Gözlerin İstanbul oluyor birden.
Yavuz Bülent Bakiler
**********************
Atasözleri-Şiir
“Tavşan dağa küsmüş de dağın haberi yokmuş”
Koşarken yuvarlanmış ölüsü orda kokmuş
Ağaçlar meyve verir canlılar yesin diye
Yaratanını bilip çok şükür desin diye
Normalden fazla uyku yaşlılara zararlı
Ayarına alışan yaşamaya kararlı
Yükselişin mutlak alçalışı olacak
Böbürlenme güzelim bir gün toprak dolacak
Dibini aydınlatan mumlardan olma sakın
Irak sandığın yerler gidilince çok yakın
Tabanı görünmeyen sulara dalınmasın
Sağlamları dururken çürük mal alınmasın.
“Avcıların kötüsü vurduğunu bırakır
Gördüğüne koşunca” av torbası tamtakır
Aklınca hava almak ona görede karmış
Kabahat tüfeğinde gez göz arpacık darmış.
“incir çekirdeğini doldurmayan sözün”
kendine yararı ne gülümsemeyen gözün
“Öyle bir söz söyleki ondan ibret alsınlar”
“Bilmezsen sukut eyle seni adam sansınlar”
İbrahim Ünal 28.02.2008